Enerji Hukuku

Enerji Hukuku ile bilgi almak ve iletişime geçmek için tıklayınız.

Enerji Hukuku

Enerji, özellikle sanayi devrimi sonrasında önemini arttırmış, sanayi ve teknolojideki gelişmelerle birlikte toplumların günümüzdeki haline dönüşmesi neticesinde de hayatın değişilmez bir parçasına haline gelmiştir. Kamu hizmetlerinin dahi gerek yerine getirilebilmesi gerekse devamlılığının sağlanabilmesi için enerji kaynaklarının kullanımının zaruri olduğu göz önünde bulundurulduğunda enerjinin temelde insanlar, piramidin tepesi çıkıldıkça da nihayetinde devletler için ne denli önemli olduğu anlaşılmaktadır ki zaten bu bakımdan da enerji devletlerin her yönden gelişimi açısından en temelde yatmaktadır.

Günümüzde teknolojik gelişmelerinin son hız devam etmesi, dünya siyasetindeki gelişmeler, enerji kaynaklarının yüksek kullanımı ve dolayısıyla enerji talebinin artması ve diğer benzeri sebepler devletleri uluslararası arenada enerji konusunda daha aktif olmaya itmiş, nihayetinde dünya enerji pazarında büyük değişikler meydana gelmiştir. Bu değişimler ile birlikte gündeme enerji bakımından en büyük iki risk ve bir çevresel problem yani enerjiye makul fiyatlarda ulaşımın mümkün olmaması ve enerjiye kesintisiz ulaşımın sağlanamaması ile fosil yakıtların kullanımının neden olduğu karbon emisyonu neticesinde meydana gelen çevre kirliliği gelmektedir ki bu doğrultuda hem devletler enerji arz güvenliklerini sağlamlaştırmaya çalışmakta hem de AB başta olmak üzere uluslararası topluluklar enerji açığının kapatılması, enerjiye uygun fiyatta ve kesintisiz şekilde ulaşımın sağlanması, sürdürülebilir kalkınma temelinde çevrenin korunması ve rekabet edilebilirliğe katkı sağlamak yönünde adımlar atmaktadır. Zira enerji kaynakları yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları ile nükleer enerjiden oluşmakta ancak coğrafi olarak dünyadaki dağılımları oldukça dengesiz olan petrol ve doğal gaz ana kaynak olarak kullanıma devam etmekte, diğer kaynaklar ise enerji ihtiyacının karşılanmasında ancak sınırlı rol oynamayabilmektedir. İşte bütün bu açıklanan hususlar enerji alanında ulusal/uluslararası olmak üzere ciddi düzenlemelere gidilmesine, ayrıntılı kuralların konulmasına neden olmuştur.

Türkiye’de ise özellikle 1990’lı yıllardan itibaren enerjinin tekelleşmesinden vazgeçilerek serbest piyasaya geçilmiş, 2000’li yılların başında ise enerji alanında yasal düzenlemelerle enerji piyasasında köklü değişiklikler yapılmış bu süreç özellikle enerji politikalarına uyum sağlamak için Avrupa Birliğinin ikincil hukuk normları ile şekillenen enerji hukukuna ilişkin direktifler “Enerji Direktifleri” doğrultusunda mevzuat değişiklikleri yapılması ve yine bu doğrultuda regülasyon kurumu olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulması ile devam etmiştir. Böylece enerji hukuku alanı ülkemiz açısından da büyük önem arz etmeye başlamıştır.

Enerji hukuku ise enerji kaynaklarının tespiti ve çıkarılması, üretilmesi, tüketilmesi ve kullanılması, ihracat ve ithalatı ile vergilendirilmesini bir bütün olarak düzenleyen hukuk disiplini olmakla genel olarak elektrik, doğal gaz, petrol, sıvılaştırılmış petrol gazı piyasaları ve yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili alanlarda faaliyet göstermektedir.

Enerji piyasasına ilişkin yaşanan değişim ve gelişmeler, yeni teknolojiler, çevrenin korunmasına yönelik adımlar, artan teşvikler ve sektörel problemler enerji hukuku alanında birçok hukuki ihtilafı da beraberinde getirmekte, mevzuat değişikliklerini zorunlu kılmaktadır. Bu ihtilaflar akaryakıt istasyonlarının, depolama şirketlerinin, bağımsız gözetim firmalarının ulusal marker uygulamasından doğan idari para cezaları olabileceği gibi rüzgâr enerjisi santrali lisansı alımlarında ortaya çıkabilecek sorunlar ya da serbest tüketiciden kaynaklanabilecek uyuşmazlıklar olmak üzere birçok piyasa bakımından farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu bakımdan güncel mevzuatların çok geniş bir alan bakımından kontrolü gerekmektedir. Tarafımızca da güncel mevzuatlar çerçevesinde enerji alanındaki tüm uyuşmazlıkların çözümü hususunda hukuki danışmanlık sağlanmaktadır. Bu doğrultuda NAVA PARTNERS olarak;

  • EPDK, Çevre Bakanlığı ve diğer idari makamlar tarafından verilen farklı piyasalara ilişkin idari para cezalarına dair süreçlerin takibi ve iptali, 
  • Gerekli izin, lisans ve ruhsat başvurularının hazırlanması ve takibi ile kurum onaylarının alınması,
  • Kaynakların alım, satım, üretim, iletim ve dağıtım faaliyetlerinden doğan tüm uyuşmazlıklara ilişkin danışmanlık,
  • Yürütülecek projelere finansmanlarından sözleşmelerin hazırlanmasına kadar birçok yönden danışmanlık,
  • Piyasa aktörlerine piyasaya ilişkin kural ve şartlar ile EPDK düzenlemeleri konusunda danışmanlık,
  • Enerji piyasasında faaliyet gösteren yerli/yabancı firmalara gerek iç işleyişlerinde gerekse devlet kurumları ve birbirleriyle olan ilişkilerinde danışmanlık,
  • Bayilik ve distribütörlük sözleşmelerinin hazırlanması,
  • EPC sözleşmeleri için gerekli görüşmelerin yürütülmesi ile sözleşmelerin hazırlanması,
  • Yenilenebilir Enerji ve Hukuki Düzenlemeleri,
  • Enerji piyasasındaki üretim ve dağıtım tesislerine ilişkin üretim, devir ve bakım sözleşmelerinin hazırlanması,
  • ÇED raporlarının alınması ve yine raporlara karşı dava süreçlerinin yürütülmesi,
  • Çevre hukuku ve rekabet hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması,
  • Enerji piyasasında özgü teşvik, tahsis ve özelleştirme uygulamalarında danışmanlık, 

hizmetlerini sunuyoruz.

Enerji Hukuku ile bilgi almak ve iletişime geçmek için tıklayınız.